Gültak neyi niye dedi? Malum basın neyi nasıl verdi?

Basında Kirli İttifak

Gültak neyi niye dedi? Malum basın neyi nasıl verdi?

“Bu ülke çok çekti …” diye başlayan cümleleri çok kuruyoruz.

Çok ağıtlar yakıyor, ah’lar vah’lar çekiyoruz. Ne acıdır ki, ders almıyoruz.

Afetler ülkesinde yaşadığımız bir gerçek. Bunların bazıları doğal, bazıları insan eliyle doğallaştırılıyor, bazıları da doğallıktan öte, sadece insanlığın kendi başına bela ettiği afetler…

Her birinin yıkıcı etkisi, verdiği zarar değişebiliyor. Çok kayıplar veriyoruz;  sebepleri de konuşuyor, çözüm önerileri ortaya koyuyoruz.

İşte bu çözüm önerileri ve icraat noktasında çaba gösteren biri-birileri çıkarsa da altında farklı şeyler arıyor, taş koyuyor, alaşağı etmeye çalışıyor bazı cenahlar…

Önümüzde İzmir depremi örneği var. 6 üzeri şiddetindeki depremlere dayanamayacak yapılar yapılmış. Bu yapılara izin verilmiş. Rant devreye girmiş. Malzemeden çalınmış, denetimler sıkı yapılmamış, uyarılara kulak asılmamış vs.

Sonra ne olmuş? Doğal afetin yıkıcı etkisi katbekat artmış.  Sebepler belli, çözüm önerileri masada.

Bir yandan acıları yaşıyor, paylaşıyorken;  diğer yandan bu gerçekleri de ortaya koyuyoruz.

Peki, biri çıkıp da “Depremlerdeki kayıpları önleyebilir ya da en aza indirebiliriz” deyip, herkesin bildiği o çözüm önerilerini sıraladığında, ötesinde bir girişim başlattığında neden bunun insan hayatı için yapıldığını unutup, konuyu siyasete, etiğe, “Bizden değil”e, muhalifliğe çekerek, önünü kesmeye çalışanlar çıkıyor? Üstelik neden söylenmemiş, yapılmamış şeyleri söylendi, yapıldı şeklinde çarpıtarak yapıyor?

Bakın farlı siyasi konularda ve insan hayatını doğrudan etkilemeyen durumlarla ilgili bu girişimleri yaparsanız bu anlaşılır. Sonuçta karşılıklı yapılıyor. Buna, “Siyaset, muhalif duruş, misilleme, ideolojik, sistem karşıtlığı vs” diyebilirsiniz, sıkıntı yok.

Ama bir kez daha söylüyorum: İNSAN HAYATI söz konusu…

Bakın bugün TBMM’de 5 siyasi partinin ortak önergesiyle deprem araştırma komisyonu kuruluyor.

Her şeyi bir kenara bırakıyorlar. Niye?..

Akdeniz Belediye meclisinde Başkan Mustafa Gültak; deprem gerçeğini hatırlatıyor, yaşanan acıların gerçekleri yüzümüze vurduğundan bahsediyor ve depreme dayanıksız binalardan kaynaklı can kayıplarının, kentsel dönüşümün önemi ve aciliyetini bir kez daha ortaya koyduğunu dile getirerek, Mevzuyu Mersin özeline indiriyor.

Zira, Mersin’de de kentin hemen her noktasında eski yapılar mevcut. Tehlike arz ediyorlar.

İşte deprem gerçeğinden hareketle o girişimi başlatan ve bazı basın mensuplarınca  altında farklı şeyler aranan, taş koyulmaya, alaşağı edilmeye çalışılan kişidir Mustafa Gültak…

Adam, “İNSAN HAYATI” diyor; malum basın, “Etik değil, siyasi çıkar elde ediyor” dan hareketle olsa gerek, konuyu farklı mecralara çekiyor. Üstelik etikten bahseden bu kişiler, söylenmemiş, yapılmamış şeyleri söylediğini, yaptığını aktarıyor kamuoyuna…

Başkan Gültak; “Eğer apartmanımızın yıkılması gerekiyorsa, ya TOKİ ile ya da müteahhitle anlaşacağız. Gideceğiz cebimizden biraz para vereceğiz, yeniden sıfır, daha güvenli, depreme karşı dayanıklı ve sağlam bir daire almış olacağız. Uygun faiz ve uzun vadede kredilerle de vatandaşa destek veriliyor. Yani her şey devlet tarafından yapılmaz. Depreme karşı vatandaşımızda da biraz bilinç oluşması gereklidir” diyor, o malum basın, bunu, “Gültak vatandaşlara ‘Gidin sıfır ev alın dedi” diyerek, kamuoyuna aktarıyor. Güya Gültak’ın önüne bir set çekmeye çalışıyor.

Aslında çarpıtmalarla bir anlamda insan hayatının önemsenmesinin önüne bir set çekiyor.

Mersin’de 20-30 yıldır kentsel dönüşüm konuşulurdu, başladı-başlayacak denirdi de somut hiçbir adım atılmazdı, atılamazdı.

Şimdi Mustafa Gültak’ın doğrudan çabasıyla Çay Mahallesi Toplu Konut Projesi ve Barış, Bahçe ve Mahmudiye mahallelerinde kentsel dönüşüm ile ilgili somut adımlar atıldı.

Muhalif duruş şereflidir evet ama İNSAN HAYATINI göz ardı ederek ve de yalan-yanlış olgularla beslediğinde bu muhalifliği, yoksun olunuyor işte o duruştan…

Kaynak Sayfa33